Asker 1827 yılında Konya’nın Hadim kazasında doğdu. 16 yaşındayken er olarak orduya katıldı. Askerlik mesleğine aşıktı. Çok gayretli ve çalışkan olduğu için; 30 yaşlarında subaylığa geçirildi. 1853-56 Kırım Harbinde ve 1868 Girit İsyanının bastırılmasında 1872’de Sırbistan ayaklanmalarının bastırılmasında kahramanlıklar gösterdi. 1877-78 Osmanlı - Rus harbinde Plevne muharebelerinden sonra tuğgeneralliğe yükseltildi. 1897 Yunan Harbinde Tugay komutanı olduğu halde cephenin en ön saflarında çarpışmaya katılıyordu. Top gülleleri yakınlarına kadar düşmeye başlamıştı. İşte bu Alasonya Muharebeleri öncesinde Paşa askerlerine bir konuşma yaptı. Paşa şöyle diyordu:
"Askerlerim! Yiğitlerim! Bize namusumuza göz diken düşmana haddini bildirmenin şimdi zamanıdır. Cenâb-ı Hakk’ın yardımı ile hain düşmanı yenerek Osmanlının şânını yüceltme zamanıdır. Analarınız sizi bu günler için doğurup büyüttü. Devlet ve millet sizin süngü kuvvetinizle yücelecektir. Ben de sizinle beraber en önde savaşacağım. Sizden son arzum budur ki eğer Pürnatepe alınmadan şehit olursam benim cesedimi şehit olduğum yerde defnetmeyin. Bu tepeyi mutlaka ele geçirin ve benim için o tepe üzerinde bir kabir kazıp oraya defnedin! Şayet tepeyi ele geçiremezseniz bırakın cesedimi kurtlar kuşlar yesin! Sizin dağları aşan hücumlarınıza böyle tepeler dayanamaz. Allah’ın yardımı Peygamber efendimizin imdâdı bizimledir. Haydi aslanlarım Allah utandırmasın!"
Bu konuşma ile artık asker zapt edilemez şekilde coşku seline kapılmıştır. Şiddetli bir akın başladı. Yunan askeri kaçıyordu. Atı üstündeki Abdülezel Paşa tam alnına bir kurşun isabeti ile vuruldu ve mertebelerin en yücesine kavuştu. Vasiyet ettiği tepe henüz düşmemişti. Askerler göz yaşı ile bu vasiyeti yerine getirmeye can atıyordu. Nihayet beklenen oldu ve Pürnatepe Türk kuvvetlerinin eline geçti. Paşalarını büyük bir saygı ve itina ile tepeye defnettiler.